11 Ocak 2011 Salı

Güzel şeyler bu tarafta!

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

Krek'ten Güzel Şeyler Bizim Tarafta

 

‘Güzel Şeyler Bizim Tarafta’, Krek Tiyatro Topluluğu’nun santralistanbul’daki yeni mekânında, seyircinin muhtemelen daha önce karşılaşmadığı bir tasarımla sahneleniyor. Otoparkın hemen karşısındaki mekâna girer girmez, görevlilerin dağıttığı kulaklıklarla başlıyor bu farklı deneyim. 64 kişilik salonda, seyircilerin karşısına kurulacağı sahne bir camla örtülü. Oyun bu camın arkasında akıyor. Sahne topluluğun diğer oyunlarında da bu şekilde kullanılıyor. Cam, oyunculara kameraya karşı oynama, seyirciye de sinema filmi izleme etkisi yaratıyor.

Genç bir çiftin Cihangir civarında mesela, sık karşılaşabileceğiniz türdeki evinin fotoğraflar, kitaplar, dergiler, plaklarla dolu salonuyla tanışıyor seyirci önce. Sonra evin sakinleri geliyor, darmadağın edilmiş haldeki ev mi onların ilk dakikalardaki huzursuzluklarının, birbirlerine sataşmalarının sebebi yoksa başka bir dertleri mi var… İlerleyen dakikalar gösteriyor. Bartu Küçükçağlayan ve Tülin Özen’in oynadığı genç sevgililerin hayatına daha önce aynı mekânlarda muhtemelen hiç bulunmadıkları, aynı sokaklarda hiç takılmadıkları bir başka genç çift giriyor kısa bir süre sonra. Sahnede ilk kez izleyeceğimiz iki genç oyuncu canlandırıyor ‘beklenmeyen konukları’; Öykü Karayel ve Ozan Çelik. 

Büyük laflar etmeden, yalın, gündelik hayattan cümlelerle akıyor hikâye. Bu ülkede bambaşka hayatlar yaşayan, tamamen ‘farklı tarafların’ çocukları olan iki çiftin karşılaşmasına tanık oluyoruz. Yemeleri içmeleri de gezmeleri de konuşmaları da sevmeleri de birbirininkine benzemeyen iki çift. Ahlak ve sevgi anlayışlarının, korkularının aralarında uçurumlar olan iki ayrı taraf. Evin sempatik salonunda olup bitenler, memleketin haline dair bir şeyler söylüyor, neredeyse çaktırmadan… 

 

Öykü Karayel ismini not etmeli… 

 

Seyirci kulaklıklardan dinlerken oyunu, kâğıt hışırtısından daha büyük patırtılara sahnedeki her hareketin sesini, sinema efekti tadında alıyor. Sesler oyunun önemli bir unsuru. Sahne dışında süren oyunları da kulaklıktan gelen seslerle gözünün önünde canlandırıyor izleyen, ister istemez. Oyun boyu “İyi de ne demek peki şimdi, Güzel Şeyler Bizim Tarafta?” diye meraka düşecek olursanız, az sabredin. Oyunun finalini de getirecek minik ve naif öykü, bomba gibi düşecek kucağınıza…  

Dört kişilik kadronun tamamı iyi bir oyun çıkarıyor ama bu yılın keşfi olacağına inandığım Öykü Karayel’in adını özellikle belirtmek gerek. Oyun etkileyici, metin zekice, mekân farklı bir seyir deneyimi sunuyor ama henüz öğrenimi süren Karayel’i ayrı bir yere koymak gerekiyor. Sırf genç kadının performansının izlenmesi için bile ‘Güzel Şeyler Bizim Tarafta’yı herkes görsün istiyor insan. Aralık itibariyle sahnelenmeye başlayan oyun, 2011’in en çarpıcı işlerinden biri olarak akıllarda yer edeceğe benziyor.