26 Ekim 2011 Çarşamba

Adı gibi ‘bulanık’ haller…





İngiltere’nin üretken in your face yazarlarından Simon Stephens’in çarpıcı metinlerinden ‘Pornografi’ ve ‘Punk Rock’ı DOT sahnelerinde görmüştük. Bu sezon yeni bir metni, Engin Hepileri’nin yönetmenliğinde bir İkinci Kat prodüksiyonu olarak sahnede. Yıllarca Kenterler’de sahneye çıkan Hepileri, belli ki metni gerçekten çok sevmiş, sahiplenmiş ve Londra’da nisanda prömiyer yapan oyunu Türkiye’de sahnelemek için Deniz Türkali, Erkan Avcı, Erkan Pekbay, Defne Halman, Cengiz Bozkurt ve Yeşim Koçak’tan oluşan deneyimli ekibi bir araya getirmiş. Lakin ‘Bulanık’, orijinal adıyla ‘Wastwater’ kullanışlı, sade sahne tasarımına ve başarılı oyunculuklarına rağmen, metnin kendisinden kaynaklanan bir aksamayla seyirciyi içine alamıyor.
30’ar dakikalık epizotlarda, üç çiftin (telaşlı koruyucu anne–yeni bir hayat kurmak üzere Kanada’ya uçmaya hazırlanan sorunlu oğul; otel odasında buluşan polis&porno oyuncusu kadın-matematik öğretmeni erkek; Uzakdoğu’dan kaçırılan bir çocuğu ‘satın almak’ üzere bekleyen adam-çocuk ticareti yapan genç kadın), birbirlerinden habersiz, aynı anda yaşadıkları gerilimli anlara tanık oluyoruz. Her öykünün detayında bir çocuk istismarı vakası yatmakta ki üçüncü öyküde kendini açıktan belli eden bir durum bu. Bir havaalanına yakın mekânlarda geçen kesitleri izledikçe görüyoruz ki karakterler birbirlerine temas etmiş, hayatlarının farklı dönemlerinde. Mutlulukları, kişisel tatminleri ya da para için insanlık suçu işleyenler, birer umutsuz vaka olan kadınlar ve adamlar, bahsettiklerimiz. Ve hepimiz biliyoruz ki oyunun da işaret ettiği gibi dünyamız (batının müreffeh ülkeleri de gelişmekte olanlar da) ‘kötülükle’ dolup taşmakta. Çocuklar cinsel istismara maruz kalabilmekte, kadın bedenleri porno sektöründe tükenebilmekte, aileler nedense illa çocuk sahibi olmak isteyip sonra da onlara sahip çıkamamakta vs… Biliyoruz, çok vahşi bir dünya burası. Ama neticede ‘Bulanık’ bir eksiklik, bir “Peki sonra?” tadı bırakıyor. Metindeki kapalılık, sahnede oyunun tıpkı Türkçe ismi gibi ‘bulanık’ bir ifade oluşmasına sebep oluyor.

Metnin istediklerini söyleyememesi bir yana koyarsak; başta Cengiz Bozkurt’un tedirginliğini ağır ve sade ifadeleriyle verdiği performansı, oyunculuklar ve yönetim yerli yerinde. Yine de not düşmeden olmaz: Oyunun Londra, Royal Court Tiyatrosu’nda sahnelenen versiyonunun fotoğraflarından anladığım, kostüm ve bazı dekor seçimlerinde orijinaline fazlasıyla sadık kalınmış olduğu. Kıyaslamayı birkaç kare fotoğraf üzerinden yapmanın olanaksız olduğunu kabul ederek, Katie Mitchell’in yönettiği ‘Wastwater’ ile Engin Hepileri’nin yönettiği ‘Bulanık’ arasında belirgin yorum farkları olduğunu umut edelim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder