19 Aralık 2010 Pazar

Seyirlik eğlence on yaşında!

Hakiki Gala'da sahnede Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş var.

'Hakiki Gala' ve Tiyatro TEM'in onuncu yılı üzerine...

Müeeser Hanım ile Lütfi Bey, biz ‘sıradan’ insanları topladıkları salona telaşlı bir neşeyle giriyor. Bizler sıradanız, onlarsa değil. Birazdan paylaşacakları yaşam öyküleri fazlasıyla hareketli, bol acılı, bir o kadar da inanılmaz. Bir noktadan sonra gerçek ötesi… Üçüncü sayfa haberlerine taş çıkartan yine de “Yok canım, bu kadarı da gerçek olamaz” dedirtmeyen anılarının sırrı, sonradan çözülüyor. Anlatılanları son derece doğal karşılamış izleyici de üçüncü sayfa felaketlerini nasıl da kanıksadığı gerçeğiyle yüzleşiveriyor.

Müesser – Lütfi çiftiyle tanışmamıza sebep, Tiyatro TEM’in geçtiğimiz sezondan beri sergilediği, ‘Hakiki Gala’. Tam adıyla ‘Edibe Ayşen Kutlugil’in Gala Adlı Eserinden Hareketle Hakiki Gala.’ Aldanmayın, oyunun yazarı Kutlugil soyadlı bir eski zaman hanımefendisi değil; aksine genç bir günümüz yazarı; Ayşe Bayramoğlu. Müesser Hanım kılığındaki Ayşe Selen; Lütfi Bey olarak karşımıza çıkan da Şehsuvar Aktaş. Ekibi ‘Hakiki Gala’ya götüren; cinayetler, aile içi tecavüzler, intiharlar, evden kaçanlar, ünlü olmak için çırpınanlardan mürekkep üçüncü sayfa haberleri ile dertlerine televizyon programlarında derman arayanlar olmuş. İkili tuhaf yaşamlarını izleyiciyi mütemadiyen güldürerek anlatırken; günümüz insanın, yaşamını gözler önüne sermek suretiyle ufak da olsa bir şöhret ihtimaline nasıl atıldığını da gösteriyor.

Çıkış noktaları dramaturg ve yönetmen Çetin Sarıkartal’ın bir makalesindeki “İnsanların kendilerini toplumun zalim seyrine sunup karizma oluşturması” cümlesi. ‘Yarışma programları, reality şovlar, insanların sıradan, sağlıklı hayatlarıyla yetinmeyip kendilerini arz etme çabalarından’ bahsettiklerini anlatıyor Ayşe Selen. Anlatılanlar, gerçek üçüncü sayfa haberleri ve bu tür vakaları ballandırarak aktaran programlar taranarak ortaya çıkmış. Eklememek olmaz, Ayşe Bayramoğlu ‘Hakiki Gala’ ile 2010 Tiyatro Ödülleri’nde ‘Yılın Oyun Yazarı’ ödülünü almıştı.

Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarından beri tanışan, 21 yıldır da aynı çatı altında yaşayan Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş çiftinin 2000 yılında ‘kendi hesaplarına bir oyun yapmak’ üzere attıkları adımın neticesi; Tiyatro TEM. Geçtiğimiz günlerde 10’uncu yaşlarına bastılar, bağımsız tiyatro yapmanın ciddi mücadele gerektirdiği bir atmosferde tamamen bağımsız, özgün, bu topraklarda pek benzeri olmayan bir iş çıkarıyorlar. ‘Lahana Sarma’yla başlayan oyunlar dizisinin yedincisi Hakiki Gala’ydı, aralıkta ‘Beraber ve Solo Şarkılar’ geliyor. İhtiyaca göre genişleyip daralabilen ama öz olarak iki kişiden oluşan grubun kimliğini; çiftin gölge, nesne ve anlatı tiyatrosuna olan merak ve sevgisi belirliyor. İşin ‘benzeri olmayan’ kısmı tam da burası. Oyunları ister klasik bir eseri temel alsın, ister kendi yazdıkları metinden çıkmış olsun, yerelden besleniyor. Hikaye kuklalar, gölge oyunları, nesneler eşliğinde akıyor, hiçbiri olmasa sade ve leziz bir anlatı tiyatrosu icra ediliyor.

On yıl önce nasıl bir niyetle işe koyulduklarını Aktaş anlatıyor: “Gelenekseli sürdürmek ya da geleneksele müdahalede bulunup, yeni bir iş yapmak gibi ulvi amaçlar yoktu. Ama bu geleneksel türlerle ilgileniyorduk. Bugün hâlâ Karagöz oynatılıyor, meddahlık yapan var ama bunların o etkili oldukları dönemi, seyirciyle nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu bilmiyoruz. Bu geleneğin sürmediğini düşünüyorum. Alttan alta ne kadar sürüyor? Bunu anlamak üzere yola çıktık. Düşük bütçeli ve ama üzerinde çok çalışılmış malzemelerle, tiyatronun çok büyük bir prodüksiyon kadar etkili olup olamayacağını da anlamak istedik.”
On yılın sonunda elde var; Lahana Sarma, Böyle Devam Edemeyiz, Alem Buysa Kral Übü, III. Riçırd Faciası, Tartüf Bey, Nasıl Anlatsak Şunu ve Hakiki Gala. Bir de yolda olan ‘Beraber ve Solo Şarkılar’. Farklı dertlerde, ortak anlatım dilini paylaşıyorlar, Selen’in deyişiyle ‘yakın akraba’ konumundalar. Aktaş devam ediyor: “Niyet, tamamen tiyatroya özgü, başka yerde seyirciyle ilişkisi açısından kıymetini bulamayacak bir şey yapabilmekti. Canlı bir gösterinin kendine özgü koşullarını ve etkisini sağlayabilmekti. Tiyatronun görsel olarak da hikâye anlatma olanakları açısından da sinema ve başka mecraların karşısında zayıf kaldığı kanısı var. Farklı disiplinleri işin içine sokarak bu etkiyi sağlamak gayretine düşülüyor. Biraz bundan sıyrılmak istedik. Oyuncu merkezli, yan dalların da onun çevresinde olduğu biçimde… Bu oyuncuyu kutsallaştırma değil; tiyatronun kendine özgü yanını keşfetme çabası diyelim.”
‘Hakiki Gala’ anlatı üzerine kurulu ama grubun oyunlarında sık karşılaştığımız kuklalar ikilinin elinden çıkma. Kukla üretmeyi, oynatmayı ve gölge oyunu yapmayı deneye yanıla öğrenmişler. Beyoğlu’nda küçük bir mekânları var. Oyunlar o 25 metrekarede çalışılıyor, ardından önce Türkiye’de sonra yurtdışında görücüye çıkıyor. Önümüzdeki mayısta misal, ‘Nasıl Anlatsak Şunu’ ile Kopenhag’dalar. Yine Ayşe Bayramoğlu’nun kaleme aldığı Beraber ve Solo Şarkılar’daysa kentleri sarıp sarmalayan 'dönüşüm projeleri' mevzusunu deşiyorlar. Aktaş ve Selen’le birlikte Nihal Geyran Koldaş da sahnede. Neleri, nasıl hatırladığımızı merak ettik. Çıkış noktası olarak kentsel dönüşüm meselesini ele aldık” diyor, Selen.

Tiyatro TEM, Selen ve Aktaş dışındaki oyuncuların proje bazında katıldığı bir yapı. Çok isterdim, “On yıldır evde pişen tiyatro” gibi bir başlık atabilmeyi. Ayşe Selen’in “Evde en fazla ezber yapılır, çalışma yapılmaz. Evden çıkılır, prova saati konulur, burada çalışılır” sözleriyle, disiplinli bir çalışma yürüttüklerini öğrenince vazgeçtim. Nice yıllar olsun, seyirlik eğlenceli oyunlar birbirine eklensin diyelim… 

‘Hakiki Gala’ 24 Aralık Cuma, 20.30’da Kumbaracı50'de.

'Beraber ve Solo Şarkılar’ 7 ve 17 Ocak Cuma Kumbaracı50'de. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder